Jineplus

Rahim Ağzı (Serviks) Kanseri

Kadın üreme organlarından "serviks" rahim ile vagenin birleştiği bölge olup rahmin alt bölümünü içerir.

Rahim ağzı yani "serviks kanserleri", kadın üreme sistemi kanserleri arasında ikinci sıklıkla görülmektedir. Çoğunlukla 35-55 yaş arası kadınlarında görülmektedir.  Dünyada her yıl yaklaşık 500 bin kişi serviks kanserine yakalanmakta ve yakalananların yarısı ölmektedir.

Bu kanserlerin nedeni büyük bir olasılıkla "Human Papilloma Virusu’nun (HPV)" neden olduğu bir enfeksiyondur. Bu virüs cinsel ilişki ile bulaşmaktadır.

Vücudun içinde ve dışındaki dokuları döşeyen hücreler tilerine göre sınıflandırılır (epitel hücresi).
Bu döşeyici hücreler deri benzeri "çok katlı yassı epitel (Squamoz)" ve "salgı yapma özelliği olan epitel (Adenoid)" olmak üzere iki grupta incelenebilir.
İşte bu iki tip hücre grubundan farklı davranış özelliği gösteren kanserler gelişebilir.
Serviks kanserlerinin yaklaşık olarak % 85"i çok katlı yassı epitelinden gelişen squamoz kanserlerdir. Adeno kanserler ise daha az oranda görülür. Bazen, her iki hücre tipinin de bir arada bulunduğu adeno-squamoz kanserler de izlenmektedir.

Her kanserin türünün kendine özgü bir davranış tarzı vardır.

Serviks kanseri, rahim ağzında yerleştikten sonra derinlere doğru ilerleyerek komşu doku ve organlara yayılabilir. Rahim ağzı etrafında geniş bir kan ve lenf damarları ağı vardır.

Böbreklerden idrar torbasına ilerleyen idrar yolları da (üreterler) rahim ağzına çok yakından geçer. İlerlemiş olgularda bu dokular hastalığın ilerlemesi ile birlikte etkilenerek tıkanmalarla sonuçlanıp, bu şekilde böbreklerde anormal genişlemeler (Hidronefroz) ve idrar kanallarında şişme ve genişlemeler (Hidroureter) ortaya çıkabilmektedir.

Ayrıca lenf damarlarının tutulumu ile kanser hücreleri vücudun başka uzak bölgelerine de yayılabilmekte yani "metastaz" yapabilmektedir.

Metastaz durumlarında tedavi daha da zorlaşmaktadır.

Nasıl Gelişir?


Servikal mukoza beş katlı mikroskopik tabakadan oluşur. Sürekli olarak bu tabakalarda yeni hücreler yapılmakta ve en dış tabakadaki hücreler dökülerek alt tabakalar yukarıya doğru yükselmektedir. Bu büyüme ve yukarıya doğru olan göç esnasında hücrelerde normal dışı "atipik değişimler" olabilir. Bu değişimlere "displazi" adı verilir.

Displazi ileride kansere dönüşme potansiyeli olan anormal bir durumdur.
Displaziyi ve daha ileri aşamalarında serviks kanserini başlatan en önemli neden, cinsel yolla bulaşan bir virüs olan HPV (İnsan papilloma virüsü) "dür. HPV enfeksiyonları tüm dünya ile birlikte ülkemizde de artmaktadır.  HPV"nin 100"ün üzerinde değişik tipi olmasına rağmen kanser yapan tipleri (sıklık sırasına göre) 16, 18, 45,31 ve 33"dür.  Tip 16 cervikal kanserlerin %60"ından sorumlu iken,  tip 18 %15"inden sorumlu tutulmaktadır.
Epidemiyolojik çalışmalarda HPV tiplemesi önemli olup bu laboratuar koşullarında PCR (Polimerase Chain Reaction) denilen bir yöntemle yapılmaktadır. 
HPV enfeksiyonlarının cinsel yolla geçen ancak kanser yapma eğilimi çok çok az olan iki tipiden birisi Tip 6, diğeri ise Tip 11 "dir. Her iki tipin ortak özelliği de insanlarda cinsel yolla geçen genital siğillere yol açmasıdır.  
Serviks kanserine yakalanma riski yüksek olan kişiler; erken yaşta cinsel ilişkiye başlayanlar, birden fazla cinsel partneri olanlar veya kadının kocasının geçmişte veya halen birden fazla partneri olanlar, aktif veya pasif sigara içicisi olanlar, squamoz intraepitelyal lezyon tanısı almış olanlar

Tanı

Rahim ağzı (serviks) kanserinin erken dönemlerinde pek fazla şikayet olmayabilir. Çoğu kadın hastalık iyice ilerleyip başka organların çalışmasını engellemeye başlayıncaya kadar hastalığından habersizdir. Erken evrelerinde bile ağrı şikayeti olmayabilir.

Genellikle ilk şikayetler ilişki sonrasında olan lekelenme tarzındaki kanamalardır.

Kanser hücreleri rahim ağzı bölgesinde oluştuktan sonra yıllar içersinde yavaş bir şekilde ilerleyerek etraflarındaki normal hücreleri ve dokuları da kansere çevirecek şekilde büyür. Belirli bir büyüklüğe ulaştıktan sonra ancak rahatsızlıklar başlar. Şikayetler oluşunca genelde kanser hücreleri geniş bir alana yayılmıştır.

Serviks kanserinin erken dönemlerinde yakalanması rutin olarak yılda bir kez yapılan bir sürüntü (Pap-smear) testi ile mümkündür. Bu test ile henüz başlangıç aşamasındaki kanser tanınmakta ve tedavisi de başarılı olmaktadır.

Pap-smear testi servikal kanserlerin % 90"ını erken dönemde yakalayabilir. Gelişmiş ülkelerde cinsel aktif kadınların yılda bir kez smear testi yaptırması zorunlu hale getirildikten sonra serviks kanserlerinden ölüm oranı %50-70 oranında azalmıştır.

Cinsel aktif kadınların yıllık olarak smear testi yaptırmaları serviks kanserinin erken tanısı açısından hayati önem taşımaktadır. Smear testinin kanser açısından şüpheli veya pozitif çıkması durumunda kesin tanı için seviksten biopsi alınması gerekmektedir. Biopsi işleminin rahim ağzını bir mikroskop gibi büyüten "kolposkop" denen cihaz eşliğinde yapılması daha uygundur.

Servikal biopsi alımı tek tek şüpheli bölgelerden parça alınması ve serviks içi kanalının ince bir küretle kazınması ( Punch biopsi+endo servikal kürtaj) şeklinde olabileceği gibi rahim ağzının bir bütün halinde çıkarılmasını sağlayan "LEEP uygulaması"  veya “konizasyon” ile de olabilir. Her iki uygulama da ağrısızdır.

Alınan örnekler patolojik incelemeye alınır. Bu incelemede kanser hücrelerinin varlığı, kanser varsa bu hücrelerin tipi (adeno kanser, squamoz kanser), farklılaşma derecesi ile kanserin yüzeyel ve derine doğru ne kadar yayıldığına bakılır.

Kadında servikal kanser varsa daha sonraki aşamada hastalığın yayılma derecesine bakılır. Bu amaçla gerekirse IVP (ilaçlı böbrek filmi), rekto-sigmoidoskopi (son barsakların incelenmesi), akciğer röntgeni ve batın ultrasonu istenebilir.

Gerekli görüldüğünde Bilgisayarlı Tomografi (BT), mesane incelenmesi ve kalın barsak filmi (sigmoidoskopi) de tetkiklere eklenebilir.

Tedavi

Serviks kanserini tedavisi hastalığın evresine bağlıdır. Eğer kanser dokusu sevikste milimetrik ölçüler içersinde sınırlı ise buna "in situ serviks kanseri" denmektedir. Bu durumda eğer kadının çocuk istemi varsa, lokal olarak serviks "konizasyon" denilen bir işlemle koni şeklinde çıkartılır. Kadının çocuk istemi yoksa rahim tamamen alınabilir.

Kanser yayılımı çevre dokuları da içerisine almışsa bu durumda çevre dokuları da içersine alacak bir şekilde geniş bir cerrahi işlem uygulanır. Bu işlemde rahim ve alt karın bölgesindeki lenf bezleri çıkartılır.

Radyasyon (ışın) tedavisi ilerlemiş serviks kanserinde oldukça etkili bir işlemdir. Işın tedavisi cerrahi işlem uygulanmış hastalarda yardımcı tedavi veya cerrahi uygulanamayacak kadar yayılmış hastalarda esas tedavi olarak kullanılmaktadır.

Serviks kanserinde ilaç tedavisi (kemoterapi) çok sık olmasa da bazı durumlarda operasyon öncesinde tümör boyutunu küçültmek veya operasyon sonrasında destekleyici tedavi amacıyla kullanılabilmektedir. 
Son yıllarda serviks kanserlerine neden olan HPV (İnsan Papilloma Virus) ile ilgili terapotik (tedavi amaçlı) aşı geliiştirme çalışmaları da umut vericidir.
Teropotik amaçlı HPV aşılarındaki amaç E6 ve E7 proteinleri sayesinde vücudun immun (bağışıklık) sistemini ve T Lenfositleri harekete geçirerek anti-tümör etki oluşturmaktır. Çünkü servikal kanserler HPV kökenli tümörler olduğundan özellikle HPV E6 ve E7 proteinlerini bol miktarda içermektedirler.

RAHİM AĞAZI KANSERİNDEN KORUNMAK İÇİN KONDOM KULLANIN..!

Online Randevu

Yorum ekle


__